7 Ekim 2011 Cuma

un poste tardive - elma bahçelerinden geçerken kırmızıları görmedi gözüm..

bir kez daha üzüntüden kahrolmak neymiş onu o anı yaşıyorum..mesafeleri siktireyim bize bir şey olmasın anlarını çoktan geçtim ah şu mesafeler ...mesafeler...
aklımın ve kalbimin yarısını bıraktım..yarımmışım gibi geliyor şu an..sanki yarım nefes alıyorum yarım konuşuyorum yarım yaşıyorum..
hayatımın bir kısmı şimdiden grileşmeye başladı.renkler soldu siyah beyaz yaşamaya ramak kala her şeyi yarım yaşayan ben özlemin hasretin ve kederin alasını iliklerimde hissediyormuş hissine kapılıyorum..
kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına..ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına 
ayrılık görülmüşken yar tutmuyor elimden..misafirim bugün ben, gurbet akşamlarına..
aramızda 423 km 8 saat yol var..
aramızda elimi uzatsam dokunulmayacak mesafe var..bağırsam beni duymayacak..canım yansa haberi olmayacak..uyurken kokusunu duyamayacağım mesafe var..
yıllar geçiyor mesafeler kısalmıyor artık mesafe yoruyor önceden eğlenceli geçen yolculuklar gitme vakti gelince eziyete dönüşüyor..yarım yaşamalar başlıyor..
istemediğim bir yolculuğun başındayım..hayatım gelgitler ile dolu..yaşıyorum onunlayken sonra yolculuk başlıyor..mutluluk komaya giriyor mesafeler el pençe divan mutsuzluğa..
boğazımda bir yumruk yutkunuyorsun geçmiyor..
"günler gelir geçer ve antibiyotikler kimim ben bugün ne günlerden 40 derece yüksek ateş" ve mesafeler bu zayıflık anında bir aşkın komasında...mesafeler durmaksızın damarlarımda...o ilacımdır susuz yuttuğum bir türlü dinmeyen ne yapsam da boğazımda..






Hiç yorum yok: