27 Mart 2012 Salı

zaman benim ellerimden yere düşse Teoman gibi bunu romantizme dökmem, yerden kaldırıp üflerim toz topak kalmasın diye..

zaman akıp gidiyor tepelerden koşan atlar misali gibi bir şey vardı sanırım zaman ne hızlı geçiyor...hayır bunu da bir önceki yazılarım gibi yaşlılığa bağlamayacağım..
çaresiz bir anın ortasındayım..erken çiçek açan erik misali çiçeklerimi döküp soğuğa karşı savaş vermekten vazgeçmeliyim..çünkü herkes bilir ki martta çiçek açan erik asla meyve vermez o sadece yalancı bahara aldanmıştır ve bunun uzun zaman acısını çekecektir.
ne kadar felsefik konuştum şu an bunları yazarken kendime şaşıyorum...

26 Mart 2012 Pazartesi

aklım başımda değil

bulanların insaniyet namına bana ulaştırmaları esefle (bu kelime böyle mi bunu bilmiyorum ama ) bana getirmeleri, yollamaları, ulaştırmaları rica olunur...
"aklım başımda değil" cümlesi ile "ben ne yapıyorum?" cümlesi kıyasıya kapışıyor hayatımda...ikisine de mantıklı bir açıklama tabii ki yapamıyorum...bazen yapmak içinde uğraşmıyorum hani...ne dengesizim bu aralar yine değil mi?adı üzerinde tutarsız değil mi?

tutarsız demişken uzun zamandır canım neler çekiyor neler ben bile şaşıyorum bu duruma...mutfağım ile seviyeli bir beraberlik yaşıyorum ve ondan ayrı kaldığım her an hüsranlara sürükleniyorum...bu durum tabii ki en çok etrafımdakilerin işine yarıyor..ne mutlular ne mutlular o derece yani...

sigarayı azaltmaya çalışıyorum bu yüzden çok güzel bir fikir edindim..otlakçılık...hayır sigara almamak değil benim ki..sigara alıyorum ama yakmıyorum aksine etrafımdakilere uzatıyorum onlar yakınca bir fırt (yani bir nefes) çekiyorum öyle öyle azalttım valla...bu neden daha önce aklıma gelmedi..(şimdi bunu yazınca biraz absürt gelmedi değil ne bileyim çok param gidiyor yae neyse)
sinema benim içn güncelliğini kaybetti,tiyatro nedense sıkıcı olmaya başladı ve müzik baş ağrısı yapıyor..sanırım tabiat bana benimle savaşma sen artık yaşlanıyorsun diyor..yaşlılığı bu kadar dert etmem diyordum sonuçta hala en fazla yirmi gösteren bir yüz ve vücut hattına (hattına mı yoksa haddına mı bilmiyorum ki nasıl bunun doğrusu) sahip olan ben yine de dert ediyorum işte...bir de benim adımın anlamı da "gençlik" demek..bir yerlerde hata yaptıklarını biliyordum...
sorumluluklarımdan sıyrıldım..şu an şu dakka dünyaya bir defa gelmeyeceğimi idrak ettiğim için tekrardan hatalarım da benim, yanlışlarım da benim, sevinçlerim de benim..egoist bir düzene girdim artık hayallerim benden korksun...(da ları yanlış yazmış olabilirim lütfen yorumlarda bu konuda bir uyarıda bulunmayın (= )

24 Mart 2012 Cumartesi

bugün orada da cumartesi mi?

gün geçmiyor ki tutarsızlıklarım ile değil kendi benliği mi alt benliklerimi bile şaşırtmayayım....sürekli dilimde bir "ben ne yapıyorum?" sorusu...sürekli bir iç hesaplaşma ve sonuç olarak kendime bile yabancı gelmeye başlayan bilincim..toz torbam...kafam duman...
zaman kavramını sadece teslim etmem gereken ödevlerden fark eden ben yine bir "nasıl yetiştireceğim?" belasının içindeyim..bu aralar tembelim..kendime hayrım yok..etrafıma sorunum çok...kendi boşluğunda hareket eden bir düş ülkem...bozulmuş ojem...kaybolan geçmişim...
 bilinç altı duygularımla kafa yapım uzun zamandır zaten çatışmadaydı..iki ateş arasında kalsam yine iyiydi ama bilinç altıma o kadar çok alt kimlik sığdırmışım ki değili iki ateş arasında kalmak hangi bombayla imha edebilirim hepsini onu düşünüyorum..iç dünyama atom bombası atıp bundan sonraki tüm nesillerimde bu acının bu kargaşanın hesabını onlara yani alt ve üst benliklerime ödetmek istiyorum..yaralı bir sivil savunmam...bozuk kulaklığım...bitmiş sigaram...
yaşlanma korkum..bağlanma korkum...kapağı açılmamış kitaplarım...bilincimin yerinde olmaması ve sen...
evet sen...

21 Mart 2012 Çarşamba

bileklerimin acısı parmaklarıma ulaştı..

eklemlerim ile arızalı bir birlikteliğim var...ayak ve el bileklerim sarılı iki gündür..gelemiyorlar kendilerine..bu yazıyı yazarken ağrılarım parmaklarım ulaşmaya çalışıyorlar ve sanırım başarılı olacaklar...
ben ki ekmeğini bileklerinden kazanan bir insan olarak (bakınız mübalağa yapmıyorum bir şehir ve bölge planlama öğrencisi olarak ne yazık ki işim gücüm çizim tek tasam paftalarım falan filan) bu benim hayatımın en zor anı diyebilirim..küçücük parmaklarım ve incecik bileklerim ile bu düzene daha ne kadar ayak uydurabilirim cidden bilmiyorum ve fiziksel acılarıma çok üzülüyorum..
arkadaşlarımın şuuru konusunda kendi şuurumdan daha fazla endişe etmekteyim...halihazırda maket yapan ayrıca da tasarım çizimini düşünürken sevgilisiyle vakit geçirmeyi de arada çıkaran arkadaşım az önce gelip "düşmanınım düşmanının düşmanı benim düşmanımdır" dedi ve bunu yazmamı tembihleyip gitti..demek ki neymiş akla zarar günlerimde tek kaybım fiziksel değil ayrıcada ruhsalmış :/
havaların çeşitli tutarsızlık örneği gösterdiği zamanları yaşıyoruz..bugün hava soğuk görünüyor deyip montla çıkıp yandığımız, bugün hava sıcak görünüyor deyip ceketle çıktığımızda donduğumuz neyidüğü belirsiz zamanlar yani...hastalıksız güzel havalar tabii herkese aman dikkat...
ayrılığın zor zamanlarına geçtim sanırım..hani vardır ya psikolojide beş adımlık bir şey işte o beş adımın neresinde olduğumu bilmiyorum ama bu aralar çok acı çekiyorum..kendi kendime bile mantıklı açıklama yapamazken bitirdiğim ilişkim hakkında, o kadar çok insan benden açıklama bekliyor ki şaşırıp kalıyorum...
durumum git gide içinden çıkılmaz bir hal alıyor ama olsun ben hala eminim kararımdan..
neyse bu kadar ayrılık yazısı yeter farkındaysanız her postum da ince ince dokunduruyorum ki kimse ne kadar acı çektiğimi anlamasın o yüzden bu yazımdaki sınıra da ulaşmış bulunmaktayım acılarımın devamı diğer yazımda (=
bu acı silsilesinden bir an önce kurtulmayı düşünerek beni bekleyen çizimime net cad ime ve masama dönmeliyim diyorum...hep söylediğim gibi yine halim böyle /:

Yeşil Ojeli Kız: Bir Gidişin Hikayesi

yeni bulduğum bir blog bu..yeşil ojeli kız..tumblrda severek takip ettiğim blogunu bloggerda da takip etmeye başladığım için mutluyum (= yazıları gerçekten okunulası, sarıp sarmalayan türden..bence takibe almalısınız...son yazısı sanki beni görmüşte yazmış izlenimi yarattı içimde ve ürperdim ve acı çektim..tekrar eline sağlık...

Yeşil Ojeli Kız: Bir Gidişin Hikayesi: Çok kararsızdı kadın. Yapması gereken şeyleri yapmıyormuş olma hissi onu boğuyordu. Daha yeni açmıştı gözlerini. En fazla bir saat uyumuşt...

DiziManyaQ: Yaşar Usta Trakyalı olsaydı

o dönemin sadece sonlarına yetişmiş de olsam çok seviyorum cidden bu diziyi sami abi en sevdiğim karakter birde ergün plak (= sevgili blogger arkadaşım DiziManyaQ süper bir bölümünü paylaşmış buna kayıtsız kalamazdım (=
DiziManyaQ: Yaşar Usta Trakyalı olsaydı: Seksenler'in Sami'sinden muhteşem Münir Özkul (Yaşar Usta) taklidi. Te dokunma benim şekerlerime, dokunma benim poğaçalarıma, dokunma be...

15 Mart 2012 Perşembe

yarın saat arayla değişir her şey..

jürim vardı ve bunun farkında ne yazık ki son iki gün kala vardım bu konuda suçluyum ve kendimi cidden kötü hissediyorum ki neyse...
jüriye hazırlandım uykusuz kaldım hatta en son eskiz çalışması yaptığım alan dağlara taşlara o derece yani..artık boşluk bulduğum her alana pafta yapıştırıyorum ve eskiz çalışması yapıyorum en son kapı arkasında buldum kendimi ki kapı arkası bu şekildeyse lütfen duvarların halini düşünmeyin :/
jürim çok güzel geçmedi aslında güzelde geçmedi ama geçti hem o kadar da kötü değildi sonuçta...bu yazıyı dün jüri çıkışı yazmaya başladığımın ve bitirmemiş olmamın nedenini şu an idrak ediyorum ki jüri muhabbetinden sıkılmışım yani kaç senedir sürekli jüri jüri jüri artık stresim de kalmamış heyecanımda kalmamış..ama her birinin yorgunluğu aynı her zaman aynı yani..neyse.......
blogum dile gelse eminim srekli bu sözü tekrarlar (= ergenlere laf söylemek istemiyorum burada ki ben ergen diye yaşı küçüklere veya liselilere gönderme yapmıyorum..zaten hemen hemen her gün 30 yaşına gelmiş ama hala ergenlikten çıkamamış insanlarla karşılaşıyorum, konuşuyorum...oyyy ben nerelere gidemmm ne edem durumu yani (=
supernaturalın 7. sezonun yayınlanan bölümlerini yaladım yuttum ama castieli çok özlüyorum çok...dizi onsuz bir eksik bir nerelere gidiyor durumunda ya canımı sıkmıyor değil bu durum:/ bir de o yeni çıkan yaratıklar....diziyi izleyip ev arkadaşlarıma anlatınca kendimi günaha girmiş gibi hissetmiyor da değilim hani töbe yarabbim töbe (=
çok düz mantık yaşıyorum bu aralar...sonuç olarak şu var ki ayrılık çok zor içim kan ağlıyor...

10 Mart 2012 Cumartesi

ne güzeldi yollarda olmak şimdi...

yola çıkamıyorum bari yol türküsü dinleyeyim biraz...
şu andan çok uzaklara gitmek istiyorum..ama istediğim mekan değişikliği değil sadece ben şu an dan kopmak istiyorum..kendimden uzak bir yerlere de gidebilirim sorun değil yani..

3 Mart 2012 Cumartesi

sıcak çikolatayı çay ile aldatıyorum uzun zamandır

gün geçmiyor ki yeni bir mim ile karşılaşmayalım (= evet bu mimler ve mimleyenler de olmasa hiç uğradığım yok blogguma..zor zamanlar geçiriyorum vesselam bir yandan ayrılık bir yandan hastalık hayatım iki uç arasında gidip gelirken bu mim tam üzerine geldi teşekkürler (= doctor sherlock
bakalım bu mimin soruları ne imiş?

1-) Hayatınız filme çekilirse ne olurdu ya da hangi şarkılar dinlenirdi??
sürekli düşündüğüm bir konu bu çünkü ben sonunu begenmediğim veya gidişatını begenmediğim her filmin dizinin bir yerinden sonra kendimi koyarım başrole (= öyle öyle sonunu değiştirdiğim çok film vardır hatta o kadar inandırırım ki kendimi bu duruma bir süre sonra filmin gerçek sonunu unutmuş olarak herkese kendi sonumu bile anlatmışlıgım olmuştur (= ama hayatım filme çekilse türü dram komedi karışımı olurdu sanırım bir Amelia olmasını isterdim ya da bir back to future olsa tadından yenmezdi ama  nerde benden çıksa çıksa bir plancının günlüğü tarzı bir şey çıkardı ve değil bestseller belki vizyona bile girmeden direk dvd ye çıkardı (=
o değilde şu aralar sil baştan gibi bir şey olsa gider katılır ve hayatımın bir kısmını sildirmek isterdim cidden..
müziklere gelince isterdim ki Glee ekibi söylesin şarkılarımı ve filmin kapanışında victoria secret ve maroon 5 moves like jagger performansını sergilesin (=

2-)Bir şeyleri değiştirme gücünüz olsa neyi değiştirirdiniz??
begenmediğim tüm özelliklerimi değiştirirdim ki bu fiziksel olarak algılanmasın bir AKREP burcu olarak (ki yükselenim BALIK) çook enteresan özelliklerim var gerçekten o özelliklerimi değiştirirdim cidden..onun dışında tüm toplumlar tüm insanlar için de değişiklik yapardım..öncelikle ayrımcılık düşüncesini değiştirirdim cidden...bu kadar kar yağıyor biraz da AR yağdırırdım sizce güzel olmaz mıydı?

3-)Sizi en çok etkileyen sinema sahneleri??
SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM filminin son sahnesi beni bitirir mesela bir de yine Türkan Sultanın Kadir İnanır ile oynadığı DİLA HANIM ve DEVLERİN AŞKI beni sonları ile tüylerimi diken diken eden sinema sahneleridir.
CESUR YÜREK Mel Gibson özgürlük diye bağırdığı sahne, hiç ağlamadan izleyemedim sanırım.
MELEKLER ŞEHRİ Nicolas Gace son sahnede eski melek arkadaşı ile konuşuyor isyanlarını sıralıyor ya işte o sahne evet işte o sahne çok hoş.
The Legend of 1900 da piyano atışması harikaydı kesinlikle hatta bu filme Leyla ile mecnunda gönderme yapmışlardı süperdi o sahnelerde (=
birde kore yapımı kopyacagım I WİLL TEACH YOU LOVE filminde adamın kendi kazdıgı kuyuya kendi düşmesi (burada mecazi anlatım kullanılmıştır) (= ve sonra herşeyi anlayıp kıza gitmesi ama kızın kendini hatırlamaması ve "tanışıyor muyuz?" sorusuna verdiği cevap yani filmin son cümlesi "bundan sonra sonsuza kadar unutamayacağın kişiyim"
ETERNAL SUNSHİNE OF THE SPOTLESS MİND yani SİL BAŞTAN (= filminin hemen hemen tüm sahneleri olmakla beraber doktorun yardımcısı olan kızın her şeyi ögrendiği ve aldığı intikamda aklımdan çıkmıyor açıkçası..
aslında daha baya var ama nedense aklıma gelmiyor (=

4-)Yaşadığın şehir bir günlüğüne sana tahsis edilmiş,senden başka kimse yok ne yaparsın?
arşivin çalmak istediğim bir kaç kişinin arşivini yürütüp eve gelip tek başıma sessizlikte film izlerim büyük ihtimal bir de ben yalnızlıktan çok korkarım delirip korkudan ölme ihtimalimde çok yüksek ama ben oyumu ilk şıktan yana kullanmayı istiyorum yine de (=

5-)Şu sıralar ilgiyle takip ettiğiniz diziler?
yerli dizi kategorisinde 
LEYLA İLE MECNUN bırakmayacagım tek dizi sanırım
BEHZAT Ç. amirim diyorum başka bişi demiyorum
SEKSENLER o zamanların sadece sonunu yaşamış olmama ragmen sıcacık bir dizi cidden
YALAN DÜNYA gülse birsel ve kadrosu kesinlikle muhteşem

yabancı dizilere gelirsek 
BİG BANG THEORY ben penny ve sheldonun birleştiği bir dünya hayal ediyorum cidden (=
SUPERNATURAL dean ve sam vazgeçilmez olmasının yanı sıra (her ne kadar castieli çıkarmış olsalar da :( )7. sezonda biraz dağıtmış olsalarda bırakılmıyor ne yapayım
GLEE hem gençlik dizisi hemde içinde bolca müzik var ne güzel değil mi...şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler deditriyor yeminle (=
GOSSİP GİRL entirika hiç bu kadar güzel olmamıştı..sanırım bu açıklama yeterli.
NEW GİRL yeni başladım bakalım saracak gibi (=
THE WALKİNG DEAD her ne kadar korkudan ve tiksintiden ölsem de ayrılamıyorum ne yapayım?
SECRET CİRCLE cadılar sihir büyü her zaman dikkatimi çekmiştir bence güzel ve kesinlikle tutulacak bir dizi.
HOW I MET YOUR MOTHER tedin avradının peşindeyiz 7 sezondur bakalım nereye varacağız (=
MERLİN büyü sihir ve artur faktörleri var izlemeyip de ne yapayım
DESPERATE HOUSEWİFES bu kadınlar kadar umutsuz olmayı kim istemez ki?
HOUSE sırf bu sezon son sezon diye daha başlamadım 8. sezonuna ve geçmiş sezonları yad ediyorum çok özlediğimde:/
DOKTOR WHO fantastik komik ve değişik bir yapım ilk bölümünden bu yana bırakmadım ve şu aralar tek merakım bu doktor değişirse yerine kim gelir (=
DEXTER bazen dexterı isliyorum gözlerim kapalı..kulaklarım tıkalı..ama vazgeçemiyorum.
HELL ON WHEELS yeni başlayan bir dizi bu hafta ilk bölmünü verdi ben begendim kesinlikle güzel bir yapım.
SHAMELESS kesinlikle utanmaz bir bana ve utanmaz bir aile absürt seviyesiz ama komik ve izlenilebilir.
GAME OF THRONES sırf ejderha annesi için izliyorum desem yeridir o ne karizmatik bir kadındır ya.bir de bu küçük kız bakalım sonu ne olacak zaten babasını da öldürdü gerizekalı kralımsı bir çocuk..neyse sakinim..
TWO AND A HALF MEN charlie sheen den sonra izlemek ile izlememek arasında kalmış olmama rağmen ara sıra takılıyor gözüm eski tadını vermiyor ama.
PERSON OF İNTEREST o adamın hikayesini merakımdan izliyorum konu yoksa cidden cazip gelmedi ama o zengin makinayı yapan adamda çekici bir şeyler var.
SPARTACUS Allahım yanlış spartacusu aldın yanına biliyorsun değil mi?töbee yarebbim töbee neyse işte öyle bakalım izleniyor yani.

ve tabii ki kore dizilerim var onlar kısa sürüyor şimdiye kadar en fazla izlediğim 24 bölümdü iki üç günlük diziler uzatılmış filmler gibi hoş oluyor yani(=
nasıl bu kadar dizi takip edebiliyorsun diyebilirsiniz..ben tv den takip ettiğim için ve saolsun cnbc-e , e2 tekrar tekrar tüm dizilerini yayınladığı için bölüm eksiğim olmuyor fazla vaktim gitmiyor (=
evet bu mimlikte bu kadar (= yeni bir mimde görüşmek üzere..

1 Mart 2012 Perşembe

ayrılıkta sevdaya dahil demiştin değil mi üstad?

bazen hayat gecenin bilmem kaçında bir yudum alkol ve bir nefes sigara ve belki de bir küfürden ibaret...