9 Ağustos 2011 Salı

TRUE STORY

Sürekli aynı saatte çıktığımız için aynı otobüse bindiğim bir kadın var.Hep kitap okuyor yol boyunca hiç sıkılmadan.Rahatsız edip sormak istemiyorum ne iş yapıyorsunuz nereden çıktı bu kitap sevdası diye öyle her gün merak edip duruyorum.Kesin bir eğitim kurumunda falan çalışıyordur diyede geçiriyorum içimden kendimi rahatlatıyorum.

Bugün topladım cesaretimi dedim ki "bitmiş geçen hafta ki kitabınız "ezilenlerdi" değil mi? beğendiniz mi?" döndü ve gülümsedi evet çok beğendim dedi.Sonra parmağını kitabın arasına koyup bana baktı bu şekli biliyordum bana bir iki dakika ayıracaktı sorularımın olduğunun farkındaydı.

dedim sanırım bir eğitim kurumunda falan çalışıyorsunuz sizi her gün kitap okurken görüyorum Hayır dedi bir cafede yemek yapıyormuş mutfağa bakıyormuş.Kitap okuyan insanlar görünce mutlu oluyorum cidden sizi de her sabah böyle görünce dedim...kitap bu okumak için bunun değerini bilmeyen insanları anlamıyorum zaten dedi bende kitap okumayan görünce şaşırıyorum dedi.kitap ayracını çıkarıp çantadan koydu kitap arasına sohbetimiz devam edecekti.

yeni yayınları yeni çıkanları yutmuş resmen arada klasiklere dalıyormuş Gorkiyi çok beğenerek okuyormuş Rus edebiyatı kafasını karıştırıyor bazen anlamak için tekrar eski sayfalara dönüp anlayana kadar tekrar okuyormuş benim gibi.Elif Şafağı sevemiyormuş bir türlü onun benzetmelerinde ve anlattıklarında sanki duygu noksan maddi kaygı büyük diyor..bu kadar kendinde emin eleştiri yapması kadına karşı hayranlığımı bir kat daha arttırdı..
çocuklarına aşılamaya çalışmış kızı pek oralı değilmiş ama ortanca oğlu kendinden beter çıkmış bu konuda evet evli ve dört çocuğu var orta yaşlı kapalı bir kadın.orta okuldan sonra bırakmış okumayı sen şanslı olanlardanmışsın deyince hem mutlu oldum hem üzüldüm...

bazı kitapları korsan alıyormuş bunu söylerken cidden utandı ve sesini kısmaya özen gösterdi.maddi anlamda bazen büyük yük dedi..kendisine katıldığımı söyledim belki de az okumamızın bir nedeni de bu dedi. doğruluk payı çok büyük dedim..kütüphanelerden şikayetçi her yayın yok ödünç kitap verme yok artık kütüphaneye giden yok dedi..düşündüm en son ilk okulda gezi niyetine gitmiştik kütüphaneye..gezi...kütüphaneye gezi..ne kadar saçma değil mi?

bir sabah kalkmış kendi için bir şey yapmadığını fark etmiş vitrininde hiç kullanmadığı bardaklar salonunda hiç oturmadığı koltuklar temizlik için kendini bekliyormuş gururla bundan daha fazlasını yapabilirim demiş ev içinde dolanırken kızının kitapları arasında bir roman bulmuş almış okumuş kendim için ne yapmadığımı fark ettim okumuyordum diyor

"sen sadece bir dünyada yaşıyorsun kitaplar sana bin bir dünyayı bin bir rüyayı açıyor" dedi..

vitrini kitaplığa çevirdim salonda oturup kalkıyoruz hiç bir mobilya ve misafir ben ve çocuklarımdan kocamdan değerli olamaz dedi.

vampir konulu kitapları okuyormuş kızı sırf erotizm dedi kitaplar için hiç bir edebi yönü hiç bir yaşanmışlık yok..kızına kızgın bu yüzden o da annesi gibi geç kalmasın diyor hafif teselliyle karışık hüzünle...

ineceğimiz durağa gelirken üzgün olduğumu kitap okumasını engellediğimi söyledim sohbetten zevk aldığını bunda da bir yaşanmışlık olduğunu kitap kadar değerli olduğunu söyledi ve ekledi bunları yaz...şok oldum..
otobüse bindiğinde çıkarıp ajandanı yazı yazıyorsun herkes gibi benimde dikkatimi çekti..bu sohbet böyle havada kalmasın bunu yaz dedi...mutlu oldum..

düşündüm belki yazardım ama kendime şimdi sizlerle de paylaşıyorum...bu bir gerçek hikayedir...herkesin anlaması gereken bir cümlesi bir kelimesi umarım vardır bu yazıda..

ben bugün sırf bundan dolayı çok mutlu oldum ne güzel bir gün değil mi?

Hiç yorum yok: