29 Kasım 2011 Salı

oysa ki özgürlüğü seçmek tek bir vücudu sevmek..bir şehri tam kalbinden beyninden vurup gitmek var aklımda...

Masamda yeni düzlediğim ve farklı farklı kavanozlara koyduğum 200 300 çeşit kalemim var… İçindeki yazıları temize geçmem gereken iki küçük ajandam. İki telefonum ve mp3 çalarım… Cetvellerim ve çayım var…
Yandaki masada açtığım projem var. Üzerinde iki üç kat eskiz. Çizip beğenmeyip tekrar bir eskiz koyup devam etmişim. Yapmam gereken bir sürü eskiz var ki yetiştirmek istediğim çizimi yetiştirebileyim…
Televizyon kapandı onunla beraber odada sadece klavyeden gelen sesler ve sobadan çıkan ateş sesi var… Birazdan çok değil iki üç dakika sonra o kadar çok fazla gömüleceğim ki duygularıma belki de duymayacağım artık bu sesleri…
Dışarda deli bir rüzgâr var çok soğuktur eminim… Televizyonu tekrar açtım bir an yalnızlıktan korktum sanırım…
Yalnızlık… Erkek arkadaşımı çok özledim. Şu aralar tek yalnızlığım bu sanırım…
Etrafımda onlarla birlikte olunca mutlu olduğum o kadar çok fazla insan var ki… Ama sevgilim yok… Yakınımda değil. Bu aralar çok üzülüyorum bu duruma…
Yapacak işlerim var… Yine yoğunum yorgunum zırvalıklarına başlamayacağım… Herkes kadar yoğunum herkes kadar yoğunum durumlarındayım… Projem var ödevlerim var sunumlarım var egolarını tatmin etmek zorunda olduğum insanlarım insancıklarım var :/
Oda iyiden iyiye karardı. Denizden bahsetmek bile istemiyorum ilk kez bu kadar koyu görüyorum günün bu saatinde ama adı üstünde değil mi Karadeniz?
Televizyonu Tekrar kapattım ne kadar çabuk fikir değiştiren bir insanım. Müzik açtım. Aslında evde kimse yokken fazla sesli müzik dinlemem çünkü korkarım ben yüksek sesli müzikten yalnızken…
“Kalbim kırık bugün bütün şişeleri kendime açıyorum. Karışmasın kimsecikler daha düşmedim uçuyorum…”.ne kadar güzel kelimelerin yan yana getirmiş Teoman…
Az önce elimi yaktım sobada…ve tekrar fark ettim ki ben elimi yakınca her ne şekilde olursa olsun elimi suya tutmuyorum…sanki suya tutunca acısı daha fazla olacak ve daha çok devam edecekmiş gibi..
“Upuzun sapsarı kupkuru bir sahilde ölüyorum dalgalar çarpışır çığlık çığlığa ben gözyaşımdan içiyorum…”
Evet, gelelim esas soruya. Neden proje çalışmıyorum da yazı yazıyorum. Hemencecik açıklayayım: çünkü eskizim bitti. Ev arkadaşlarım 7 de geleceklermiş o yüzden sanırım kalkıp hazırlanmalı ve en yakın eskiz satan yere gitmeli eskiz almalı değil mi? Eğer 7 ye kadar bişi çizmez isem o saatten sonra zaten yetiştiremem :/ aslında yetiştirebilirim de hocanın ne istediğini anlasaydım :/
Bu soğukta dışarı çıkmakta korkutmuyor değil beni… Daha yeni iyileştim sayılırım hatta daha iyileşmedim bile tam… Neyse yapacak bir şey yok.
Bir şeyler yemeliyim ama sanırım öncesinde sonra hazırlanmalı sıkı giyinmeliyim sonra çıkıp eskiz almalıyım gelmeliyim projemin başına oturmalıyım…
Ama ilk başta bu yazıyı sonlandırmalıyım değil mi?
“bir gün gelirde dünya tertemiz olursa isyan etmem bundan sonra zamanın ruhuna… Bir gün gelirde dünya böyle kalırsa vazgeçer isyan ederim artık tanrıya”
“bırak beni kendi halime bırak peşimi ELVEDA”

23 Kasım 2011 Çarşamba

yok ya azalır daha fazla yağmaz dedim

demez olaydım...
iki gündür feci biir bogaz ağrısı ve kuru öksürük belasının içindeyim..dikkat ediyor muyum kendime? evet kesinlikle dikkat ediyorum yememe içmeme ilaçlarıma falan ama yapacak bir çok ödev proje vb haltlar olunca istemeden bünyede zayıf düşüyor ne kadar dikkat etsem de...
bölümden çıktığımda yağmur çiseliyordu..dolmuş sırasını görünce yaa şimdi meydanda ne yapacağım yarın geçerim eve yürüyerek geçeyim dedim...okulun çıkış kapısına gittiğimde yağmur biraz hızlanmıştı orada bekledim dolmuş ama hep dolu geçti dolmuşlar..bende beklemekten sıkkın baş ağrım eşliğinde dedim ki zaten yirmi dakika da eve gidiyorum (hatta rekorum 13 dakika neyse) yürü dedim tutarsız..
demez olaydım...
yağmur yürümeye başlar başlamaz hızlandı artıkça arttı şiddeti...sırılsıklam geldim eve uyudum uyandım hatta bir şey yemeden uyuduğum için sanırım açlıktan kan şekerim falan düştü karabasan geldi uyanamadım sonra bağırarak uyandım falan...zaten hasta olunca ben hep halisülasyon falan görürüm uyanamam bağırırım kimse duymaz falan..havale geçirmek çok sıradan olur hatta...
neyse uyandım çok sevdiğim arkadaşlarım yemek hazırladı enerji dopingi yedirdiler zorla ilaç çay falan iyi oldum biraz..sonra çizim yaptım ödevlerimiz yazdım hazırladım falan...şimdi yine kötüyüm biraz...ama geçer yani biliyorum illa ki geçer /:
şimdi ödevlerim bitti projemi istediğim gibi yazdım falan bir nevi üzerime düşen görevleri tamamladım..hatta bloguma yazı yazarak benden beklenilen beklentilerin (biraz karışık oldu evet) üzerine çıktım...
evet canım sıkkın ama o konuda konuşmak istemiyorum en sevdiğim filmlerden biri başladı JUNO :) onu izlerken tv karşısında peçetelerim ile beraber sızmayı düşünüyorum
o zaman bana iyi seyirler bana iyi geceler (:

ve filmin en sevdiğim sahnesini de paylaşacağım (:

22 Kasım 2011 Salı

hasta olmama anlar kala ben tutarsız yine bir dönüm noktasındayım...

aralarda kalıyorum hemde ne arlarda..hep bir şey yapıp aklımın diğerinde kalması gibi aralarda...yapacaklarımı üzerime düşenleri yapıyorum ama yetinemiyorum..hep bir eksik hep bir yanlışım var..ve bu sadece benimle ilgil...artık her şeyi dört dörtlük eksiksiz yaptıgım tam yaşadığım anlara dönmek istiyorum...
ahh keşkem keşkem keşkem gidebilseydim keşkem!!!
not: ales çalışıyorum gözlerim kapalı :P

beni tebrik edin yine kendimi mutsuz ettim...

evet uzun süredir yazmıyordum buraya...yani belki uzun bir süre olmamıştır ama uzun süredir ne ajandama ne not defterime hiç bir şey yazmadığım için yazı yazmayı çok çok önceleri bırakmışım hissiyatına kapıldım nedense..
bugün can sıkıcı bir olay oldu..istemeden belkide dünyada en çok değer verdiğim insan sıralamasında ilk dokuzda yer alan bir insanı kırdım...evet ilk dokuz sıralamam var..aslında sıralama değil dokuz kişi var ama bir iki üç diye değil sadece dokuz kişi hepsi eşit yani o şeklide :P o sıralamadan birinin canını fena halde sıktım ve çok pişmanım...
yaptığım hataya tekrar dönebilsem keşke....her şeyi eski haline döndürebilsem....
 aslında bugün genel itibariyle can sıkıcı...erkek arkadaşımla aramız limoni...eskisi gibi değiliz..bu saat oldu daha aramadı beni...eee sen ara diyebilirsiniz aradım bir defa açmadı... yoğundur herhalde...neyse.
projem var perşembeye her şeyi eksiksiz götürmeliyim ve kafamda zaten bir sürü plan var ama uygulama yok..kendimi oyalıyorum resmen...kendimi oyalamaktan geçtim erteliyorum o kötü....neyse bu yazıdan sonra başlayacağım karar verdim!!!
canımı sıkan bir diğer durumda içmeyi azaltırım diye yaptığım alışverişleri ne bileyim ay sonu bütçeyi toparlayamama ki yakayı bir araya getirememe gibi durumları sigaraya bağladım..sigara almıyorum kendime arkası arkasına sigara yakma zamanlarım bitti haftada bir tane alacağım diye şart koştum kendime ama işte dayanamıyorum ki :/...şimdi olaydı bi tane yakaydım şöyle dumanını savura savura içime çeke çeke güzel bir içeydim ama yok dediğim dedik inadım inat bakalım bütçede yine açık verirsek bunu bu sefer neye bağlayacağız...
bir de bedelli askerlik çıkmış sabahtan beri haberlerde dönüyor (konu nereden nereye diyebilirsiniz ki bende anlamadım bu büyük sıçrayışı) 30 yaş üstü diye karar alınmış sanırım üzüldüm bu duruma 30 yaş cidden çok genç bir yaş..hani diyebilirsiniz sen askerlik ne bilmiyorsun konuşması kolay falan diye ama ne bileyim sonuçta HER TÜRK ASKER DOĞAR bakalım bu kalıbın içine sığamayan kaç vatan evladı! bedelliyi kabul edecek....yalnız bedelli askerlik ücretlerinin şehit ailelerine verileceği gibi bir şey de var  buna sevindim her ne kadar evladın yerini hiçbir şey dolduramasa da sonuçta yardım edilmesi gereken aileler var...
bu arada açık ve net söyleyebilirim ki grip oldum :( hemde başlangıcı bu kadar hissettiriyorsa kesin beni bir hafta yatıracak türden bir grip bu (evet tekrar manyak bir sıçrayışla yeni konuya atladım noluyor bana o.O )
neyse bana geçmiş ....hepinize de yazım afiyet olsun (:

19 Kasım 2011 Cumartesi

psikolog mu? hayır kuaförü tercih ederim…. hatta yemek yapmayı…hatta yemek yapmalıyım hemen şimdi…

bugün kafamda ki tek cümle şu....ev arkadaşlarım çok şanslı...çünkü bugün sınavım yok onların var akşam beşten  önce eve gelemeyecekler hayır hayır bu yüzden değil şansları kinaye yapmıyorum.kinaye kelimesini kullanarak sanırım biraz yaşımı belli ediyorum hayır dogum günü sendromuna girmedim hem ne var her canlı dogar büyür yaşlanır ve ölür...
ALLAHIM YAŞLANIYORUMMMMM!!!!!
konu ne ara buraya geldi...neyse işte ev arkadaşlarım için -vize haftasının yorgunluğunu atmak için- yemek yapacağım bugün hemde ne yemek..kafamda bir sürü plan var (: önce hangisinden başlasam diye bile düşünüyorum...
bu yazıya o yüzden resim koymayacağım akşam yemek masasının fotsunu paylaşırım artık....
evet bir rahatlama şekli olarak yemek yapma psikoloğa beş basar (:
ehiehi (bu şekilde gülerek de tekrar gençmişim gibi hissediyorum ah beyin bedava :))

18 Kasım 2011 Cuma

felsefe yapmıyorum sadece durum vahim haberiniz olsun :/

Allahim bizi neden yarattin..ya da kötülügü neden yarattin..
havvayi yaratmasaydin.keşke kadınları yaratmasaydın..
keske kadinlar hicbir zaman erkekler karsinda aciz olmasa!
insanlar bu kadar kötülüğe yaklaşmasa keşke....
çok düşünüyorum ve belki bu söylediğime üzüleceksin ama 
kendimi bazen küçük bir çocuğun fen ödevi gibi hissediyorum...
lütfen insanlara yardım et...ve kötülükleri lütfen yok et...kötü insan kötü zihniyet kötü fikir düşünce...kötü olan her şeyi...
lütfen.

nasıl anlasınlar seni beni acıkmadan yiyenler uyumadan önce ayak üstü terlemeden sevişenler

bana benim kafamda yaşayan insanlar lazım sanırım...yanımdakiler yetiyor ama yanıma gelecek olanlarda bu tip olsun yani..

15 Kasım 2011 Salı

hayat bu gece çok 'bir şarkıya takılıp sigara dumanına ağlamak gibi'

hüzünlü sanki bu gece..ben değil gece hüzünlü..ev sıcak kahve sıcak ve sigara dumanı gözlerimi yakıyor..ve bu gece beni belki de sadece sigara dumanı ağlatıyor...
ben değil bu gece hüzünlü bu sefer...sanki gece bir şarkı söylüyor ve ben hap aynı yerde takılıp susuyorum gibi..tekrar başlıyorum ama sonunu getirmeden yine susuyorum....
gece hüzünlü şarkı koynuna sızmış ve benim de sızmam için fırsat kolluyor..
bekliyorum bir beklediğim var bekliyorum..sonra belki gece için ağlayabilirim....
ve ben gece için ağlarken gece belki ölürse onu bir ağacın altına bırakıp sigaramı söndürürüm....

delilik doluluk

doluya koysam almıyor bu bardak hep yarım dolmuyor aklımla çözemedim bu işi deliyi vurdum deliliğe vurdum kendimi delilğe vurdum deliyi vurdum
anladım kararsızım yaralarıma yarasız.....
anlayan el sallasın bana merhaba der gibi....
hayat kal der gibi......

hepimiz deliliğe bir adım mesafedeyiz bence....

sevgili senarist ne yapmamızı bekliyorsun hadi söyle söyle yapalım da artık göster şu anneyi :/

tamam aslında bu bölümde derdim anne ile değil bu bölümde derdim her zamanki gibi dizinin en sevdiğim karakterleri Barney ve Robin ile alakalı..
ah son bölüm ah (ki bahsettiğim bölüm 7. sezon 10. bölüm) resmen ağladım ya böyle kalbimin üzerine bir ağırlık ki sorma bir çaresizlik...nasıl bir bölümdü öyle...
sayın senarist lütfen her şey kafamda ki gibi olsun lütfen...valla bak bir dinle beğenmezsen eğer ben sana zorla beğendiririm yani lütfen kafamdakilerden farklı olursa dayanamam bak yedi sezondur aralıksız takip ediyorum daha atladığım bir bölüm yok yeminle...
barney hani öyle kaldı bir saniye tam bir saniye hani şu akmayan zamanın bir saniyesi o an içim ezildi cidden..hayır ben burada dizi kahramanları için üzülmüyorum ben onların gerçek olduğunu biliyorum hayatınızda olmasa bile o durumlarda olan o kadar çok insan vardır ki...
düşünüyorum da bu bölümden bu kadar etkilenmemin nedeni kafamın karışık olması mı acaba?
belki de...
şu aralar tat almadığım bir vaziyetin içindeyim ve bu soğukluk benim ağzımda geçmeyen kekremsi bir tat bırakıyor..
insanlar ne der? evet tutarsız seni durduran tek şey bu mu? yoksa hala umudun var mı durumunu kurtarmaya? tutarsız kendine bile yalan söylüyorsun ve hala durumun farkında değil misin? kafanda ki tüm karmaşanın ve içindeki ağırlığın sebebi ne tutarsız hadi itiraf et!!

14 Kasım 2011 Pazartesi

batarken güneş ardında tepelerin....romantik bir giriş olabilir ama herkesin aklına teletabiler geliyor değil mi?

romantizm diyince işin boyutunu abartanlar var. gençler gençler gençler gençler ( bu gençleri kafamı iki yana hafifçe sallayarak ve her seferinde ses tınımı alçaltarak tekrarlıyorum haberiniz olsun öyle okuyun yani) SAKİN OLUN (bu bir anlık hiddetle okunacak) hayat aşktan ve kederden ibaret değil hele sexten hiç değil (bakınız burada yazar geçen sene çok ünlü olan bir duruma gönderme yapmaktadır)
bu aralar herkes acı çekiyor okunan her şey göz yaşı dolu yazarken hisler çok kuvvetli acılar geçmeyecek cinsten her yanıt sen ne bilirsin gel bana anlat çeken bilir kısaltmaları veya uzatmalarıyla dolu..
aşık insan sürekli aşk meşk mutluluk pozlarında ağız iki karış taa kulaklarda..eşi benzeri olmayan ve hiç kimsenin yaşamadığı türden şeyler yaşanmakta..
gençler sakin olun...ve sadece yaşayın..neşe keder hepsi geçer...aşk dünyanın en güzel şeyi olabilir ama tek şeyi değil..şu an yaşanılan keder dünyanın sonu değil hem dünyanın sonunun öyle bir şey olduğunu sanmanız zaten çok saçma...olum kıyamet denen bişi var ya ooo daha sizin haberiniz mi haberin yok...
yalnız değilim sınırında ve dozunda mutluluğum ve hüznüm var yaşıyorum ayaklarım yere sağlam basarcasına ve etrafımda gördüğüm her gereksiz duygu bunalımlarına gülüp geçiyorum...sanırım doğrusunu yapıyorum.

13 Kasım 2011 Pazar

elektriğin sorunu benimle ben küfredeyim diye gidiyor...

mum ışığında ders çalışıyorum evet elektriği bahane etmeden ders çalışıyorum (aferin akıllı kız dediğinizi duyar gibiyim) yapacak başka bir şey yok napayım biraz okumanın kimseye zararı olmaz sonuçta...
o değilde bugün AMİRİM var ya...yani bugün günlerden BEHZAT Ç. ve bu elektriğin benimle bir sorunu var sırf ben küfredeyim diye gidiyor :/

12 Kasım 2011 Cumartesi

bahaneler üretmekte üzerime yok desem ayyy aynı ben der misiniz?

ders çalışmam gerekiyor hemde öyle böyle değil deli gibi..başka hiçbir şeye vakit ayırmayacak şekilde...sıkılmadan başından kalkmadan..öyle lazım gelir çünkü tüm derslerimi vermeliyim bu dönem..
ama gel gör ki işin aslı öyle değil ne yazık ki..değil ders çalışmak kitabın kapağını açasım yok..konulara göz gezdireyim biraz okuma yapayım falan ııı yok..testlik bir dersim haliyle yok..resmen belamı arıyorum..
arkadaşımla konuştum en son hangi konular falan diye onunda benden geri kalır yanı yok dışarı çıkmış daha yarın var diyor hayır bir günlük bir ders olsa tamamda değil koskoca BÖLGE PLANLAMA yani şöyle düşünün benim bölümüm şehir ve bölge planlama dersin adı bölge planlama durumun ciddiyetinin sanırım farkına vardık tekrar..tam telefonu kapatırken demez mi hoca sadece iki tane soru soracak bu arada (!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!) ünlemli yerleri uygun küfürlerle doldurunuz lütfen...
hayır ilk dersten beri en az 200 300 sayfalık okumalar verilen bir dersin vizesinde nasıl hoca iki tane soru sorar değil mi?saçmalığın daniskası..
bu cümleleri yazarken bahanen yok tutarsız çalışmalısın diyordum ki kendi kendime tak ışıklar gitti ve tüm mahallede elektrikler kesildi...
(her fırsatta küfür ettiğim vınn a sevgi, dolu gözlerle bakıyorum şu an)
sanırım Yaradanın sevdiği değil lanetlediği bir kulum bazen diyorum ki başıma gelen olumsuzluklar illa benim yaptığım yanlışlardan kaynaklanıyordur.yani bir nevi KARMA. evet ben bu dünyada yaptığımız yanlışları çekmeden öbür dünyaya gidebileceğimize inanmıyorum çok sırlar dünyası tarzı oldu ama öyle yani...
yazı nereden nereye geldi neyse hazır elektrikler gitti gidip meyve hazırlayayım kendime hem belki portakal kabuklarını sobanın üzerine koyarım...(evet soğuğu bahane edip ders çalışmaktan vazgeçmeyelim diye yaklaşık bir saat önce evin sobasını kurduk gürül gürül yanıyor:))

11 Kasım 2011 Cuma

hep karda donarak ölmek istemişimdir ama bu gidişte kendi tükürüğümde geberirim ben


bıkmadan usanmadan seni seyredebilirim angel-a...hem de çok mutlu olurum seyrederken...bir melek bir insana aşık olursa ne olur lanetli bir insan sadece bir meleğin yardımı ile mi mutlu olur?

ahh makas eller ah...ne hüzünlü bir filmsin sen öyle..sen ve senin saf aşkın ve ben hep bu filmin sonunda ağlarım..sen tamamlanmış değilsin ama kimse tam değil ki zaten..
ah amelie ah..ne kadar seyretmiş olursam olayım hep aynı yerlerde yine heyecan yapıyorum hep sonunu merak ediyorum hep senin gibi hayallere dalıyorum ve fransızca bir senin sayende çekici geliyor..ah amelie ah...

sadece bir kaç çok beğendiğim filmi ve hislerimi paylaştım..sanırım tek istediğim kafamdaki düşünceleri bir anlık boşaltıp başka şeyler düşünmek...ve ben yine bana çok iyi gelecek bir şey yapacağım..sanırım güzel bir film izleyeceğim..bunun için bu üçünden birini seçebilirim. (:

saat yapmam gerekenlere başlamamı beş geçiyor

evet yapmam gereken bir kaç şey var ve uzattıkça uzatıyorum..aslında bir yükümlülük değil ama yine de işte uğraştırıyorum bünyemi..ah tutarsız ah diyorum hatta içimden...
öncelikle uyumam lazım hemde en acilinden çünkü üzerimde feci bir bayram tatili ve yol yorgunluğu var ve benim en acilinden yatağım ile buluşmam lazım ama ısrarla enerjimi son gramına kadar kullanmayı yeğliyorum..evet bu enerjimi daha doğrusu olmaması gereken enerjimi buraya yazı yazmak için bile kullanıyorum..
sonuç olarak yazıp sonuca bağlayamayacak durumdayım bu yazıyı..o yüzden hoşunuza giden bir kaç kelimeyi sıralamışım ve sizi gülümsetmiş bir şeyler yazmışım farz edin..

10 Kasım 2011 Perşembe

4 Kasım 2011 Cuma

içimde bir ağırlık bir ağırlık sorma...

içim daralıyor resmen içim sıkılıyor..yapmam gerekenleri yapmıyorum yapamıyorum bunun sıkıntısı içimde büyüdükçe büyüyor...ayy daralıyorum daralıyorum...
çok kötüyüm..hiç bir şeyden zevk almıyorum..uzun bir tatile ihtiyacım var gibi gevezelik yapmak istemiyorum..sadece kafamda ki düşüncelerimden uzaklaşayım biraz hiç bir şey düşünmeden biraz kafamı dinleyeyim sadece yeter bana cidden..
ben artık sadece ben olmak istiyorum...